NÛÇÊ DAWÎ

NÛÇERagihandinTÜRKÇEYAZARLAR

İNSAN HAKLARI, BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM İNŞA SÜRECİ / Hasan Bozlak

Barış ve Demokratik Toplum İnşa Sürecinde, İnsan Hak ve Özgürlükleri tartışmaların ana temasını oluşturuyor.
İnsan Hak ve Özgürlükleri nedir? Birlikte hafızamızı tazelemekte yarar var.
Temel Insan Haklarından Bazıları;
*Kimlik hakkı; Her insan doğuştan bir kimliğe sahiptir ve kendi kimliğiyle tanınma, anılma ve yaşama hakkına sahiptir.
*Ana dilde konuşma ve Eğitim Hakkı; Herkes kendi ana dilini kullanma geliştirme ve bu dilde eğitim alma hakkına sahiptir.
*Yaşama Hakkı; Hiç kimsenin yaşamı keyfi olarak sonlandırılamaz. Devlet bireylerin yaşamını korumakla görevlidir.
*İşkence ve Kötü Muamele Yasağı; İnsanın onurunu zedeleyen her türlü kötü muamele kesin olarak yasaktır.
*Düşünce ve İfade Özgürlüğü; Her birey dilediği inancı seçme ve yaşama özgürlüğüne sahiptir.
*Özel hayatın Gizliliği; Kişisel yaşam ve bilgiler dış müdahalelere karşı korunur.
*Adil Yargılanma Hakkı; Her birey adil, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde yargılanma hakkına sahiptir.
*Mülkiyet Hakkı; Herkes mal edinme ve mülkünü kullanma hakkına sahiptir.
*Seçme ve Seçilme Hakkı; Her birey seçimlere katılabilir, oy kullanabilir, aday olabilir.
*Eğitim ve Sağlık Hakkı; Herkes nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlanma hakkına sahiptir
*Evlilik Hakkı; Her birey özgür iradesiyle evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir. Birey ve sosyal yaşamı ile ilgili yığınla haklar vardır.
Bu haklar, Bireyin insan olmasından kaynaklı, doğuştan
sahip olduğu devredilemez, vazgeçilemez evrensel haklardır.
Bildirge, Antlaşma ve Belgeler Işığında İnsan
Hak ve Özgürlüklerinin Tarihsel Gelişimi
1. Antik ve Geleneksel Toplumlarda Hak Anlayışı
Ur.Nammu Yasaları (M.Ö 2100.Sümerler): Tarihin bilinen en eski yasaları olup; cezaların orantılılığı ve düzenin sağlanması ön plandaydı. Bugünkü insan haklarına tam olarak karşılık gelmese de bazı bireysel hakların tanınması açısından önemli yasalar içermekteydi.
Hammurabi Kanunları (M.Ö. 1750): İlk yazılı hukuk kuralları ile bireyin hukuki güvencesi güçlenmeye başladı. Kısas, Toplumsal Düzen ve Adalete dair kurallar içermektedir.
Antik felsefeler (Konfüçyüs, Budizm, Stoacılık): İnsan doğası, adalet, erdem ve eşitlik gibi kavramlara odaklanarak insan onuruna vurgu yapan öğretiler sundular
2. Orta Çağ Da Hak Mücadelesi ve Gelişimi
Magna Carta (1215, İngiltere): İngiliz karalı ile soylular arasında yapılan bu anlaşma sadece soylular için geçerli olsa da kralın yetkilerini sınırlayan ilk belge olması sıfatıyla hukukun üstünlüğü kavramının temelini atmıştır.
Medine Sözleşmesi (622): Hz. Muhammed’in Medine’ye hicret etmesinden sonra Medine’deki Müslümanlar, Yahudiler ve diğer topluluklar arasında birlik, barış ve adaleti sağlamak amacıyla yapılan ilk toplumsal sözleşmelerden biridir.
48 maddeden oluşan Medine Sözleşmesi ile,

o Müslümanların, Yahudilerin ve diğer grup ve kabilelerin hak ve sorumlulukları,
o Kan davaları ve cezalar,
o Ticaret ve ekonomik ilişkiler,
o Savaş ve barış,
o Güvenlik,
o Dini özgürlükler gibi 18 farklı konu düzenlenmiştir. Aynı zamanda tarihte bilinen ilk anayasal belgelerden biri olarak kabul edilir.
Ayrıca islam dünyasında Gazali ve Farabi gibi düşünürler, adaleti devletin temeli olarak savunmuşlardır.
3. Aydınlanma Dönemi Ve Modern İnsan Haklarının Doğuşu
Thomas Hobbes, John Locke ve Jean-Jacques Russo ”Doğal Haklar”
düşüncesini geliştirerek bireyin doğuştan sahip olduğu hakları savundular. (Yaşam, özgürlük, mülkiyet).
İngiliz Haklar Bildirgesi (1689), Parlamento üstünlüğü ve adil yargılanma gibi hakları yasalaştırdı.
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi (1776),“Tüm Insanlar eşit yaratılmıştır” ilkesiyle evrensel hak fikrini benimsedi.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi (1789), Özgürlük, Eşitlik ve Direniş hakkı gibi temel ilkeleri ilan etti.
4. 20. Yüzyıl: Uluslararası Hak Düzeni
Versailles Antlaşması ve Milliyetler Cemiyeti (1919), barışı sağlama amacı taşısa da insan hakları doğrudan gündeme gelmedi.
Nazi rejiminin uygulamaları sonrası, tüm insanlık için geçerli hakların oluşturulması ihtiyacı ortaya çıktı.
Birleşmiş Milletler Antlaşması (1945), İnsan haklarını korumak Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından biri olarak belirlendi.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948), Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş bu bildirinin hükümleri,
» Dünya üzerindeki tüm insanları kapsar; (yani kişinin dini, dili, ırkı, cinsiyeti ya da kökeni ne olursa olsun herkes bildirgede yer alan haklara eşit şekilde sahiptir)
» Herkesin doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri tanımlar yani evrenseldir.
Bildirgede yer alan en temel ve can alıcı haklar; arasında eşitlik ilkesi yer alır.
o Yaşama hakkı herkes için temel kabul edilir.
o Her insan eşittir ve ayırımcılığa uğramadan haklardan yararlanma hakkına
sahiptir.
o Hiç kimseye işkence yapılamaz ve insanlık dışı muameleye maruz
bırakılamaz.
o Düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü temel haklardandır. Bireyler kendi düşüncesini özgürce ifade edebilir ve inançlarını serbestçe yaşayabilir.
o Eğitim alma ve çalışma hakkı da bildirgede yer alır.
o Herkes adil ve eşit koşullarda yargılanma hakkına sahiptir. Ayrıca ifade özgürlüğü sayesinde düşüncelerini özgürce dile getirebilir
Bu bildirge hukuki olarak bağlayıcı bir sözleşme olmamakla beraber birçok ülke kendi anayasasında ve yasalarında bu hakları tanımış ve koruma altına almıştır.
Sonraki yıllarda,
▪ Medeni, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (ICCPR) (16 aralık 1966 da kabul edilmiş, 16 aralık 1976 da yürürlüğe girmiştir).
▪ Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (ICESCR), (16 aralık 1966 da kabul edilmiş, 3 ocak 1976 da yürürlüğe girmiştir).
▪ Avrupa Insan Hakları sözleşmesi (1950) (AİHM’ne bireysel başvuru hakkı sağlanmıştır.
▪ AMERİKAN İnsan Hakları Sözleşmesi (1969)
▪ Afrika İnsan ve Haklarn Hakları Şartı (1981) gibi belgelerle İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan haklar vurgulanmış ve yeni haklar eklenmiştir.
5. Günümüz Gelişmeleri ve Yeni Hak Alanları
▪ Kadın Hakları (CEDAW, 1979)
▪ ÇocukHakları (1989)
▪ Engelli Hakları (2006)
▪ LGBTİ Hakları,
▪ Çevre Hakkı ve
▪ Dijital Haklar da giderek önem kazanmaktadır.
Üçüncü Kuşak Haklar ise kalkınma hakkı, temiz çevrede yaşama hakkı, kültürel kimliklerin korunması, barış hakkı gibi sıralanabilir.
İnsan haklarının korunup gelişmesi sadece belgelerle değil, aynı zamanda siyasal irade, toplumsal bilinç ve etik değerlerle mümkündür.
Tarih boyunca otoriter yönetimlere, adaletsizliğe ve eşitsizliğe karşı verilen insan hakları mücadelesi hala dünyanın dört tarafında devam etmektedir.
Kürtler, ‘insan hakları’nın en büyük mağduru ve bu konudaki mücadelenin en büyük aktörüdürler.
Kürtler, İnsan Hak ve Özgürlükleri, Barış ve Demokratik Toplumu İnşa Süreci
Osmanlı’dan devralınan inkâr ve bastırma politikaları Cumhuriyet boyunca biçim değiştirerek devam etmiştir. Dil susturulmuş, kimlik reddedilmiş, coğrafya parçalanmış, hafıza sürgüne gönderilmiştir.
Yalnızca köyler değil hayatlar da boşaltılmıştır. Faili meçhuller, zorla kaybetmeler, toplu mezarlar ve mahkeme salonlarında susturulan bir halkın tanıklığıdır bu tarih. Siyasetçileri, aydınları, sanatçıları hedef alınmış; hakikat çoğu zaman devletin duvarlarında yankılanmadan yok sayılmıştır. Ancak tüm bu karanlık tabloya rağmen, Kürt halkının İnsan Hakları ve Özgürlükler uğruna yürüttüğü mücadele, yalnız etnik bir varoluşun değil ortak bir geleceğin çağırısıdır.
Sayın Devlet Bahçeli ile başlayan, Sayın Abdullah Öcalan’ın Çağırısı ile kurmuş olduğu örgütünün (PKK) silah bırakıp kendisini feshetmesi ile sonuçlanan Barış ve Demokratik Toplumu İnşa Süreci Türkiye halklarını barışa odaklamış, büyük çapta heyecanlandırmıştır.
Kürt toplumu tarihsel deneyimleri, güçlü kollektif bilinci, kadın hareketi ve yerel yönetim pratikleriyle önemli bir toplumsal gelişmişlik düzeyi ortaya koymuştur. Kürtlerin, hak ve özgürlük talepleri yalnızca etnik kimliğin ifadesi değil, aynı zamanda demokratikleşme isteğidir.
Kürtler barış ve eşit bir yaşam için en temel haklarını talep etmektedir
Kimliklerinin tanınmasını, ana dillerini özgürce konuşup eğitim alabilmeyi, zengin kültürlerini yaşatmayı ve inançlarını baskı görmeden ifade edebilmeyi istemektedirler.
Bugün Kürt halkının bu talepleri ayrıcalık değil eşitlik, intikam değil adalet, bölünme değil onurlu birlikte yaşama zeminidir. Bu talepler hem evrensel insan haklarının hem de yerel adaletin sesi olarak Türkiye’nin demokratikleşmesinin
anahtarıdır.
Mesele bir yandan Kürtlerin doğuştan sahip olduğu hakları tartışmadan tanıyıp anayasal yoldan güvence altına almak
kadar basit, diğer yandan yüzyıllık bir önyargıyı parçalamak kadar zor!
Hiç bir kaprise ve kuşkuya kapılmadan; Önce işin basit yanı halledilmeli, zor yanı şüphesiz zaman alacaktır. Ancak mücadele devam ediyor, Kürtlerin özellikle son 50 yıllık yoğun mücadelesi, yarattığı ahlak ve düşünce bunun garantisidir.
2025.06.28
Hasan Bozlak